Yazmak, bir hırstan başka nedir ki?

(Sanat Cephesi dergisinin Mayıs sayısında yayınlanmıştır)
Hatice Ezgi Özçelik

1906 yılında Adapazarı’nda doğup, 11 Mayıs 1954 yılında İstanbul’da ölen büyük hikayeci Sait Faik Abasıyanık’ı,  hikayelerinde yaşattığı sevgili Ada’sının sadık ve hayran bir sakini olarak,  hikayelerinden, mektup ve makalelerinden alıntıladığım -anlamlarında bir değişikliğe meydan vermeden, küçük dokunuşlarla yazıya aktardığım- kurgu bir röportajla anmak istedim.

İlk önce sanatınızdan başlayalım. Çok mütevazisiniz insan olarak da, bir sanatçı olarak da...Kendinizi  bir “edebiyatçı” “yazar” olarak değil de “yazıcı” olarak adlandırıyorsunuz. Hatta Adalı hemşerileriniz sizin çok büyük bir yazar olduğunuzu öğrendiklerinde hayretler içinde kalırlar.

Edebiyat benim için bir heves, bir arzudan çok bir iç ihtilalin fışkırması durumudur. Bu yüzden  “hikaye” değildir yazdıklarım, hikayeye benzer konuşmadır. Peki, o halde bu yazdıklarımı neden neşrettim diye sorarsanız... Hep beni seven, yazdıklarımı aşkla okuyan bir okuyucum varmış gibi gelir bana. İşte o yüzden yazı yazar insanoğlunun bazıları. DEVAMI...